26 Ağustos, 2009

True Blood



Son dönemlerde, Alacakaranlık (Twilight) serisinin de etkisiyle vampirlere (ama insan kanı içmeyi reddeden "vejeteryan vampirlere") kafayı fena halde takmış durumdayım. Bu merakım, Güneyli Vampirler Serisi romanlarından uyarlanan TRUE BLOOD dizisini izlemeye başlamamla tam anlamıyla zirve yaptı diyebilirim. Bu yeni "trendy" vampir hikayelerine göre vampirler şimdiye kadar hep anlatıldığı gibi kötü yaratıklar değiller. Geleneksel hikayelerdeki duru güzelliğin ve ölümsüzlüğün yanı sıra bu yeni hikayeler vampirleri insana biraz daha sempatik kılıyorlar. ETİK değerleri nedeniyle insan kanı içmeyi reddeden bu yeni vampirler, büyük bir irade başarısı göstererek kendilerini yalnızca hayatta tutabilmek için alternatif yollarla besleniyorlar. Alacakaranlık serisinde bu alternatif besin hayvan kanı iken, True Blood'da Japonlar devreye giriyorlar ve bira şişelerinde piyasaya sürülen kendi ürettikleri SENTETİK KAN ile vampirlerin etik beslenmesine katkı sağlıyorlar. Hatta yandaki reklamda da görebileceğiniz gibi, gerçek kanın "enayi" ve "emici" anlamlarını taşıyan "sucker"lar için olduğu vurgulanmak suretiyle bu iyi vampirlerin farkları bir kez daha ortaya konulmuş oluyor.

Vampirlerin insanlar arasında kendilerini ifşa etmeye başlaması ve "Vampir Hakları Bilgirgesi" ile toplumdan bazı haklar istemeleri, ancak muhafazakarların bunu şiddetle reddediyor olması yine hayal gücü dahilinde senaryolar. Ancak True Blood'da hayal gücümün limitini zorlayan bir ayrıntı var: İnsanlar vampir kanı içmeye başlıyorlar!!! Yaraları iyileştiren, hisleri kuvvetlendiren, "insana tavan yaptıran" bu kanın içilmesi vampirler için tehlike arz ettiğinden, elbette bu kanın satılması "yasal" değil. Uçuk fiyatlarla kara borsadan bulunabilecek ya da "kötü adamlardan" :) alınabilecek bu kanın faydalarından henüz herkesin haberi yok. :) Aksi halde "gümüş" ile kolayca etkisiz hale getirilen bu vampir ırkının başı bir hayli derde girerdi.. :) Ey hayal gücü, sen nelere kadirsin!!!

Son olarak, bu dizinin jenerik müziğinin de muhteşem olduğunu ve ayrıca başrol vampir Bill Compton'u canlandıran Stephen Moyer'in Alacakaranlık Serisi'nin Edward Cullen'ını canlandıran Robert Pattinson'a nazaran daha bir "vampir" tanımına uyduğunu eklemeden geçemeyeceğim... (İç çekiş) :)

Sevgilerimle efemmmm....

24 Ağustos, 2009

Hayal Ürünü Olması Olası Pizza



Pizza neredeyse herkesin favori yiyeceklerinden biridir eminim. Peki ya çikolata-muz-çilek-fındık kombinasyonuna kaç kişi kayıtsız kalabilir? Şimdi son olarak bu iki favoriyi bir arada, tek bir yiyecekmiş gibi düşünün... Hayal gibi değil mi? :)

The House Cafe bu hayali Ramazan için gerçek kılmış. Çikolatalı pizza hamurunun üstüne çilek, muz, fındık, nutella, peynir ve hindistan cevizinin eklenmesiyle elde edilen bu muhteşem yiyecek, yerken insana "bu kadar kaloriye değer" hissi veriyor. :) 10,50 TL'ye iki kişi beraber yenilebilecek bu olağanüstü lezzet harikası ne yazık ki şimdilik sadece Ramazan ayı boyunca iftar saati civarlarında servis ediliyor.

Kaçırmayın derim... ;)